Uzaylı Yalanıyla Kandırılan İnsanlar!
UFO’lar ve uzaylılar cinlerden başkası değil!
Cinlerin kılık değiştirip şekillere bürünme, çeşitli görüntüler oluşturmak gibi bazı özellikleri vardır. Uzaylı masalları, cinlerin doğalarındaki görüntü oluşturma/olanı değiştirme yeteneğinden kaynaklanıyor.
Şimdi uzaylı maskesiyle karşımıza çıkan cinlerin bunu kolaylıkla yapabileceklerine dair ortaya bazı kanıtlar sunalım.
-Cinler bu tür oyunlarla dikkatimizi dış uzaya çekip bize indirilen kitap ve gönderilen peygamberlerin getirdikleri mesaja zıt mesajlar vererek kafaları karıştırmaya çalışmaktadırlar.
-Cinler, toplumlara-insanlara, inançlarına paralel yaklaşırlar. Duruma göre; melek, ruh ve uzaylı olarak kendilerini takdim ederler. Mesela, Batılılara, ruh ve melek olarak yaklaşırken; ruhlarla iletişime inanmayan İslam kökenli kimselere, peygamber, melek ve uzaylı; hatta ruhlarla iletişimin olamayacağını bilmeyen zayıf inançlılara, ruh ve uzaylı olarak yaklaşırlara. Dinlerle ilişkileri zayıf, ateizme yakın olanlara ise uzaylı olarak kendilerini takdim ederler. İblis’in kendisi ise aldatmak için, şu sıfatları takınıyor: Başmelek Mikail, Büyük Ruh, Beyaz Ruh, Yüce Mimar.
-Kendilerine yüksek hızda hareket eden uzay araçlarına ve daha önce görülmemiş tuhaflıkta araç-gereçlere sahipmiş görüntüsü vererek teknolojide bizden milyonlarca yıl ileride oldukları mesajını verip ‘’biz medeniyet olarak sizden çok ilerideyiz, sizden milyonlarca yıl evvel bilim ve teknolojide belli bir noktaya ulaştıktan sonra yaşadığımız dünyayı terk ettik, sizin bilmediklerini biliyoruz, size öğretilen din ve Allah inancı çok ilkel, Tanrı uçsuz-bucaksız kainattır, enerjidir, sizi ve gelişiminizi binlerce yıldır takip ediyor ve bazen siz farkında olmadan size müdahale ediyoruz, yoksa dünya çoktan olmuştu’’ gibi safsatalarla güven kazanmaya, üstümüzde psikolojik güç ve baskı uygulamaya, üstünlük kurmaya, bizleri aşağılık kompleksine sokmaya ve kendilerine tabi olmaya zorlamaya çalışmkatadırlar…
-Cinlerin varlığına inanmayan ve dünyada tek başımıza yaşadığımıza inanan kimselerin cinlerin bu oyunlarını inkar etmeleri veya bu tür iddiaları saçma bulmaları doğaldır.
-Cinler canlı/cansız sayısız forma/şekle büründüklerinden, cinleri tanımayan ve bu tür özelliklerini bilmeyen bir kimsenin onları uzaylı diye tanımlaması son derece normaldir.
-Ruh çağırma seanslarında/Ruhsal celselerde uzaylı olduklarını iddia eden varlıkların vermek istedikleri mesajla, sözde kendilerini ruh diye takdim eden cinlerin söylediklerinde müthiş benzerlikler bulunuyor.
-Birtakım paranormal olaylarla ilgili araştırmalar, çeşitli bilimsel metotlarla araştırma merkezlerince ele alınmaya çalışılmaktadır. Uzaylı diye kendini tanıtan görüntülerin fotoğrafları alınabilmektedir. Aynı şekilde spiritüalistlerin masasına gelen ve kendisini ‘ruh’ olarak tanıtan vizyonların da. Bu görüntülerin bazı spektroskopik incelemeleri de yapılabilmiştir. İlginç olan ise, her iki türün spektral analizlerinin aynı sonucu vermeleridir. Spiritüalistlerin masasına gelen ‘sözde ruh’larla, sözde uzaylıların polaroid filmleri, kırmızı ötesi (infrared) ve normal ışınlara dayalı spektral analizlerinin birbirinin tamamen aynı olduğu bildirilmektedir. Kendisini ‘ruh’ olarak tanıtanlarla ‘uzaylılar sahtekarlığının’ bizzat cinler tarafından tezgahlandığı bu şekilde iyice anlaşılmış bulunuyor.
-Kur’an, Şeytanın ve cinlerin insanları nasıl aldattıklarına, onları nasıl yoldan çıkardıklarına ve şeytan ve zürriyetinin insanoğlunun büyük düşmanı olduklarına dair pek çok ayetle insanları uyarmaktadır.
-Kur’anda cinlerden ve çeşitli kaabiliyetlerinden açıkça bahsedildiği halde Uzaylılardan ve bizde milyonlarca yıl evvel yaşadıklarını iddia eden varlık ve kavimlerden hiçbir yerde bahsedilmemiştir.
-Cinlerin meleklerden bilgi almak/istihbarat toplamak üzere göğün katlarına çıktıkları ve hatta kendilerine ceza olarak göktaşları fırlatıldığına ve böylece yakıldıklarına dair ayetler vardır. Bu ayetler cinlerin gökyüzünde görünüp insanlara çeşitli illüzyonlar gösterebileceklerine en büyük delildir.
-Beyin dalgaları ile sayısız deneyler yapıldı. Bu deneyler, sesin ve ışığın normal bir insan üzerinde nasıl zihinsel ve fiziksel rahatsızlıklara yol açtığını gösterdi. Örmeğin, saniyede 8-12 ışık titreşimi, beynin alfa dalgalarının frekansına yakın bulunuyor. Bu titreşime maruz bırakılan insanlar son derece şiddetli reaksiyonlarda bulunur. Kollar, bacaklar sıçrar, kendini kaybeder. Kafa hafifler, şuursuz hale gelir. Bu yüzden yabancılarla karşılaştığını söyleyen birçok kişinin tarif ettiği belli araçlarla yanıp sönen ışık demeti, beynin basit, ritmik dalgalarını bozar.
Cinlerin bu ışın dalgalarını kullanmayı bildiği ve insanlar üzerinde denedikleri anlaşılmaktadır ki, birçok UFO raporunda bu tarz bir felç olayından sıkça bahsedilmektedir. İnsan kulağının duyabileceği frekans sınırının altındaki bazı elektromanyetik dalgalar da insanı etkiler. Nitekim yine uzaylılarla karşılaştıklarını söyleyenler, acaba bir şey mi hissettiler, yoksa işittiler mi, kesin olarak bilemiyorlar. Aslında düşük frekanslı sesler, beyin dalgalarını değiştirmekle kalmaz, ayrıca şiddetli migren ağrılarına ve geçici felç gibi fiziksel aksaklıklara da neden olurlar. Kendilerini ‘uzaylı’ diye tanıtan ‘cinler’ insanların hayal gücü üzerinde tasarruf ediyorlar. Tıpkı hipnoz olayında olduğu gibi, şuuru ele geçiriyor ve istediği imajı ve inancı telkin ediyor. Kişinin beynine akım şeklinde yerleşen bu telkin, trans ve hipnozdan çıktıktan sonra, o kişi tarafından gerçekmiş gibi kabul ve iddia edilir.