NAZARA TARİHSEL BAKIŞ
Bütün toplumlarda yaygın olarak görülen nazar inancının kökeni, Neolitik çağlara kadar uzanmaktadır. Girit’te, Aşağı Mısır’da, Malta’da, Kuzey Fransa’da ve Britanya’da Bronz çağına ait, balta şeklinde yapılmış nazarlıklar (amuletler) bulunmuştur. Araştırmalar sonucunda, eski dönemlerden itibaren Batı’da ve Doğu’da büyünün ve nazarın kötü etkilerine inanma ve bunlara karşı tedbirler alma bilgisinin köklü olduğu görülmüştür (Koşay, 1956: 86). Aynı şekilde uğursuz gözlerden gelen fenalığı ortadan kaldırmak için Mısırlılar, Fenikeliler, Yunanlılar ve Romalılar tarafından el şeklindeki muskaların kullanıldığı tespit edilmiştir (Westermarck, 1961: 10).
Medusa, (mitolojiden yola çıkılırsa) bilinen tarihin ilk nazarcısıdır. Baktığı her şey taşa dönüşmüştür. Bu sebeple Antik dönemde büyük yapıları ve özel yerleri kötülüklerden korumak için Medusa kabartmaları ve resimleri kullanılmıştır.
Dikkat edilirse Frigya bölgesindeki heykellerin gözleri oyuktur. O dönemin insanları, zararlı bakışları durdurmak için gözün bulunması gerektiği yerde bıraktıkları oyuk yere kurşun dökmüşlerdir.
Mitolojide Perseus, Graeae’nin ona verdiği ayna ile Medusa’ya bakabilmiş ve böylece kafasını taşa dönüşmeden kesebilmiştir. Bu durum, nazarı değen kişinin direk bakmadan zarar veremeyeceğine dair bir işaret olabilir mi?