Büyüden, cin musallatından ve nazardan tamamen kurtulmak mümkündür. Fakat kendileri şirkten ve günahtan arınmamış, tevhidden habersiz, Allah’ın istediği şekilde Allah’a ibadet etmeyen, insanları kandırmak ve sömürmek için ilmi olmadığı halde çevreye Hoca olduğunu yayan sahte hocalara giderek tam şifa bulmak mümkün değildir. Bu kimselere şifa bulmak için gidenler aksine daha kötü olurlar. Böyle kimselerde sadece kandırma şeklinde geçici ve zahiri bir iyileşme söz konusu olabilir.
Aynı şekilde kişi müşrik veya günahkar müslüman ise tedavi edicisi ne kadar ihlaslı bir müslüman olsa da hastalığın tamamen iyileşmesi mümkün olmaz. Belki şeytan böyle bir kimseyi tedavi eden müslüman vesilesiyle ara sıra siner ve kaybolur ama o gittikten sonra tekrar ortaya çıkar.
Şimdi bir hocada bulunması gereken bazı özelliklerden kısaca bahsedelim;
-Hocanın öncelikli işi, danışanın yapacağı çalışmalardan fayda görmesi için niyetlenmektir. Niyetsiz işin sonu boştur.
-Hocanın, kendisine başvuranlara yardımcı olabilecek belli bir ilme sahip olması şarttır. Büyü, musallat, şeytanın tuzakları, geliş yolları ve nazar gibi konular hakkında derinliğine ilmi olmayan bir kimse en başta kendisini tehlikeye atmış olur.
-Hoca, kendisine başvuranları dinlemeli, hızlı ve acele bir karar almamalı, doğru bir teşhis koyabilmek adına danışanını ve hayatını yakından tanımalıdır. Danışanı iyi dinlemeli, ruhsal durumunu analiz etmeli ve kişiyi mümkün olduğunca hastalığıyla ilgili konuşmaya sevk ederek meseleye ilgili olduğunu göstermelidir.
-Hoca, kendisi odaklı değil, danışan odaklı çalışmalıdır. Danışanın çektiği ızdırabı görüp onunla empati kurmalı ve danışanın, iyileşmek için nelere katlandığını akıldan çıkarmamalıdır.
– Hocanın ehli islam olmasına dikkat edilmelidir, dini vecibeleri yerine getiriyor olması lazımdır. Günah batağına batmış bir insan hiç kimseye faydalı olamaz. Bu tür kimseler, çalışma ve uygulamalarında muhakkak bir açık verirler, bunun neticesinde danışan eskisinden daha kötü bir hale gelir.
-Hoca, şifanın Allah’tan olduğunu bilmeli, danışanları ile görüştükten sonra şifayı yalnızca Allah’tan istemelidir.
-Kendisine başvuranların ‘’Hocam bize şifa ver’’, ‘’Hocam şifa senden!’’ gibi şirk içeren tehlikeli sözlerine karşı insanları uyarmalı ve şifanın ancak Alah’tan olduğunu ve kendisinin eğer yüce Allah kabul ve takdir ederse ancak bir vesile olabileceğini hatırlatmalıdır.
-Muska yazmayacak ve insanları muskayla iyileştirdiği gibi yanlış ve hatalı görüşler beyan etmeyecek.
-Yıldızname ve falın her çeşidinden uzak duracak, büyü yapmayacak, Kur’an dışında metodlara başvurmayacak, habis ruhlarla/ şeytanlarla iş birliği etmeyecek…
-Bir kadınla, ofisinde yalnız kalmayacak. Danışanı kadın ise mutlaka beraberinde bir arkadaşı veya yakını ile gelmesini söyleyecek, bunu kabul etmeyenleri yanına almayacak.
-Evli olacak. Şeytanın, bekar bir kimseyi kandırıp kendisine gelip giden insanlarla yoldan çıkarması daha kolaydır.
-Alacağı ücret konusunda hassas olup danışanı için vereceği emeğin fazlasını talep etmeyecek.
-Para kazanmak uğruna danışanını, üzerinde hiç bir şey olmadığı halde sanki üstünde büyü, musallat veya nazar varmış gibi yanlış yönlendirmeyecek, yalan söylemeyecek.
-Cinlerin vesvese ve çalımlarına asla kapılmayacak; rahatsız kişiye ‘sen bundan kurtulamazsın, asla iyileşemezsin’ gibi telkinler vererek uzaklaştırmayacak. Çalışmasından vazgeçmeyecek.