Sihir ve büyü aynı değil, birbirinden farklı şeylerdir. Bir çok dilde her ne kadar birbirlerinin karşılığı olarak kullanılsalar da aralarında bir farklılık söz konusudur. İngilizcede dahi büyü ile sihir arasında anlamsal olarak bir fark bulunmamaktadır. Magic olarak ifade edilen kavram hem sihir hem de büyü anlamına gelmektedir. Oysa gerçek böyle değildir.
Sihir kelimesinin sözlük anlamı aldatmak, göz boyamak ve hile yapmak şeklindedir. Sihiri yapana da sahir yani sihirbaz denilmektedir. Sihirbaz-sahir de aldatan, hile yapan ve göz boyayan kimse anlamına gelmektedir.
Sihirbazlıkta illizyon, manyetizma, hipnoz, telapati vb. gibi tekniklerden faydalanarak yapılan el çabukluğu ve renk yanıltması ile gözlerin aldanması söz konusudur.
Sihir, gözü, algıyı yanıltma ve şaşırtma sanatıdır. Diğer adı ‘’gözbağcılık’’tır. Sihrin hiç bir gerçekliği yoktur. Duyu organlarına tesir eder. Sihrin asıl niteliği, hayali bir şeyi hakikat zannettirecek şekilde insan gözü üzerinde aldatıcı bir tesir meydana getirmesidir. Sihirde, sihirbaz çok hızlı hareket ettiğinden göz yapılanı algılayamaz ve hayrette kalır. Kişi hiç bir gerçekliği olmadığı halde bir nesneyi olduğundan başka türlü görür. Sihir eşyanın hakikatini değiştirmez, değişmiş hayalini verir ve kısa bir süre sonra hiçbir şeyi değiştirmediği anlaşılır. Örneğin kıvrak bir el hareketiyle birden şemsiyeye dönüşen bir sopa gerçekte dönüşmemiş, yani kalıcı olarak evrim geçirmemiş, aksine, iki farklı şekilde kullanılabilen gizli mekanizması sayesinde bize bir sopadan başka ‘’ne olabildiğini-olabileceğini’’ göstermiştir. Kısaca bu ürün aslında tek bir ürün değil, gayet kullanışlı, dışarıdan bakıldığında tek bir ürün gibi görünse de iki farklı ürüne dönüşebilen basit bir gereçtir. Buradaki sihir ve şaşkınlık ise, hem eldeki nesnenin hiç değişmeyecek gibi durması ve hem de sopa gibi incecik bir nesnenin, şemsiye gibi geniş bir nesneye dönüşebilmesidir. Bu orantısız değişkenlik, gözlerin yanılması için gerekli olan şaşkınlığı ortaya çıkarmaya yeter de artar bile. Günlük hayatta her iş için ayrı ayrı eşya kullanan insanlar bu tür değişimlere pek alışık değildirler. Şemsiye ayrı, sopa ayrı nesnelerdir sıradan insanlar için. Sihirde, gözleri yanıltılan kişiye yapılan hile sonradan gösterilebilir ve kişi bu işin mantığını kolaylıkla çözer. Şemsiyeye dönüşen sopayı eline alıp incelediğinde, aletin yapılışındaki inceliği ve mühendisliği görüp bunun makul ve mantıklı olduğunu kabul eder. Olağanüstü zannettiği şeyin gerçekte teknik bir konu olduğunu idrak eder. Algıları aldatmaya yönelik bir iş olduğundan sihir yapmak ve yaptırmak haramdır.
Büyücülükte ise bir takım iyi yada kötü mistik güçlerin yardımıyla birlikte tılsım, iksir, muska gibi materyalleri kullanarak tabiatı etkileme söz konusudur. Büyü, kökeninde cinler kullanılan ve doğrudan ruha, karaktere tesir eden bir başka ilimdir. Büyü yapılan kişiye belli sayıda cin-şeytanı gönderilerek istenen amaca ulaşmaya çalışılır. Mesela bir insan sihirle sadece ‘’öldü gösterilirken’’, büyü ile ‘’gerçekten öldürülebillir’’. Yani sihirden maksat ‘’öyle zannedilsin diye öyle göstermek’’ iken, büyüden maksat gerçekten ‘’öyle yapmaktır.’’ Büyü uzmanlık ister. Sihirbazlıkta olduğu gibi gibi bazı teknik bilgilere sahip olmak ve sihirde kullanılan bazı cihazları kullanmayı öğrenmek yeterli değildir.